top of page

Türkiye’nin ilk yavaş moda markası: one square meter


Sürdürülebilir moda anlayışı ile kurulan one square meter markasının kurucu ve tasarımcıları Zeynep Özar Berksü ile Çağrı Berksü.

One square meter’da “zero waste” yani atıksız üretim gerçekleştiriliyor. Üretim artığı kumaşları biriktirip ileri dönüşüme sokuyorlar. Eşsiz one square meter modellerini ‚ihtiyaç kadar üretim‘ ilkesiyle üretiyorlar. Instagram hesaplarına göz atmayı unutmayın! @onesquaremeterco


Zeynep Özar, Eşitlik’te Söz’üm Var! için ve yavaş modaya, adil ve sürdürülebilir alışverişe, moda sektöründe kadın istihdamına dair sorularımızı yanıtladı.



one square meter’ı bir ‘yavaş moda’ uygulayıcısı kılan nedir? Hikayenizi kısaca paylaşır mısınız?

one square meter, Çağrı ile olan birlikteliğimizden doğan bir aşk hikayesi; ahlaki değerlerimizi ve becerilerimizi toplayıp ikimizden büyük ve farklı bir dünya kurduğumuz Türkiye’nin ilk yavaş moda markası.


İkimiz de sermayeyi önceleyen ve tüketimi yücelten reklam sektöründeki işlerimizden kendimizi sıyırıp güzel bir şey yapmak ve bunu doğru şekilde yapmak adına, kendimizi hiç bilmediğimiz bir yola attık ve suyun akışına bıraktık 2016 senesinde. Ve geçen süre zarfında yol bize ne yapmamız ve en önemlisi ne yapmamamız gerektiğini söyledi.


Moda gibi her yönüyle sorunlu bir endüstride başka bir üretim şeklinin mümkün olduğunu gösterme gayesiyle tasarımdan üretime, satıştan pazarlamaya her şeyi tek çatı altında, çevreyi, insanı ve kıyafeti yücelterek hayata getiriyoruz.


Modellerin tasarımını kendimiz yapıyoruz, stoklu çalışmıyor ve üretimimizi sadece sipariş üzerine gerçekleştiriyoruz, aracılarla çalışmıyoruz, büyümenin organik şekilde olması gerektiğine inanıyoruz, tek satış kanalımız internet sitemiz. Tüm bu aşamalar Çanakkale’deki atölyemizde gerçekleşiyor.



Birbirinden şık tasarımlar onesquaremeter.com'da sizleri bekliyor!
Sürdürülebilir moda nedir? Tüketim çılgınlığına karşı çıkan bir anlayışla üretim yapılabilir mi?

Yaşam döngüsünü insani hakları zedelemeden ve doğaya minimum zararı vererek tamamlayan giyim-kuşam evreni, moda endüstrisi için ideal ekonomik model, diyebiliriz.


Siz bu öbekteki tamlananı hemen her sektörle değiştirebilirsiniz; ama sonuç değişmez, yani genel hatları ile mevzu devamlılığı sağlamak; hem insanlar hem dünya hem de kıyafetler için. Bizim derdimiz bu devamlılığı nasıl sağlayabiliriz, moda endüstrisini sürdürülebilir kılmak adına ne gibi alternatifler geliştirebiliriz, ve bunu yaparken de tasarım çizgimizden nasıl ödün vermeyiz.


Tecrübe ettiğimiz o ki bunun için normalleştirilmiş sistemin tamamen dışında çıkmak ve onun tam karşısında durmak gerekiyor. Ona süslü kelimelerle ve gerçeği yansıtmayan pazarlama taktikleri ile yama yapmak hiçbir şeyi değiştirmiyor. Eğer siz, maliyetlerinizi minimuma indirmek adına insanları köleleştirmek ve çöpünüzü dökmek için üçüncü dünya ülkelerini seçip sırça köşkünüzde dünya nüfusunun 10 katı kadar kıyafeti pazarlamaya çalışmak yerine, üretiminizi ihtiyaçla sınırlı tutarsanız tüketimi de dengeleyebilirsiniz pekala. İnsanlar bir günde çıldırmadı; endüstri, elindeki fazlasıyla kıyafetten maksimum karı elde etmek adına süreci, insanlara ‘trend’ olanı giymezse bir şeyleri kaçıracakları korkusu salarak, manipüle etti.


Pandemi ile geçen 2 senenin bir şeyleri değiştireceği, bir farkındalık ve bir aydınlanma yaratacağı düşünülüyordu -en azından umut ediliyordu diyelim- ancak havadaki toz oturduğunda her şeyin kaldığı yerden devam ettiğini görüyoruz. Ve hatta tüketim sürdürülebilirlik etiketleri kullanılarak pompalanıyor ki bu en acısı sanıyoruz.



Sizin sürdürülebilirlik hakkındaki faaliyetleriniz neler?

Biz iyi bir ürüne ve bir ürünün zamana meydan okuyarak iyi olabileceğine inanıyoruz. Her üç ayda bir sil baştan modeller çıkartmak yerine kalıplarımızı sahipleniyoruz ve onları mevsim koşullarına uygun olacak kumaşlarla çeşitlendiriyoruz.


Koleksiyon kurgumuzu tasarımda döngüselliğe vurgu yaparak oluşturuyoruz; kendi içinde evrimleşerek çeşitlenen ve birbirleri ile iç içe geçebilen kıyafetler tasarlıyoruz. Atölyemizden çıkan her kıyafet siparişini veren kişi için dikiliyor, bir şeyleri değiştirmek ve fark yaratmak istiyorsak ihtiyaç kadar üretmenin elzem olduğuna inanıyoruz.


<