(*Mültecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu - 2020)
Bugün Dünya Mülteciler Günü;
“Silahlı çatışma bölgelerinden daha güvenli bölgelere geçiş, ekonomik, ekolojik ve politik yaşamsal riskler nedeniyle dünyanın pek çok yerinde insanlar dış göç ve iç göçle yaşam alanlarını değiştirmek zorunda kalmaktadır.
1951 Cenevre konvansiyonuna göre; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri yüzünden zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan kişilerin sığınmacı olma ve mülteci statüsü alma hakkı vardır.” (İnsan Hakları Derneği)
İnsan Hakları Derneği’nin tespitlerine göre; yasal statü almış mülteciler dahi yaşadıkları haksızlıklara karşı adli makamlara başvurma konusunda çekinik davranmakta, ‘sınır dışı edilme korkusu’ ile hak talep etmekten dahi çekinmektedirler.
Dünyada artan ırkçılık, şiddet ve yoksullukla birlikte mültecilere yönelik hak ihlalleri de artmakta. Devletlerin hak temelli yaklaşımlardan uzaklaşma eğilimi ihlallere ve ayrımcılığa yol açan bu sorunların çözümünü güçleştirmektedir.
13 Ocak 2021 tarihi itibarıyla: Türkiye’de ‘geçici koruma’ altındaki kayıtlı Suriyeli sayısı toplam 3 milyon 645 bin 557 kişi. + 400 bin dolayında diğer ülkelerden ‘kayıtlı mülteci’ ve 1 milyon civarında ‘kayıtsız mülteci’ olduğu tahmin edilmekte.
Kamplarda (Geçici Barınma Merkezleri) yaşayan Suriyelilerin sayısı ise 58 bin 752 kişi olarak açıklandı. Giderek azalan bu sayı; 2019’un başında 143 bin 558 kişiydi. Bugün Suriyelilerin yalnızca %1,6’sı kamplarda yaşıyor.
‘Şehirlerde Yaşayan Suriyelilerin Sayısı’ 3 milyon 585 bin 17 kişi (%98,4) olarak belirlendi. Suriyelilerin hangi şehirde yaşayacağına ise, Göç İdaresi karar veriyor.
“Raporlanabilen” 658 Hak İhlali Var. (*Başvurular sonucu)
Haksız gözaltı, tutuklama 16 (kişi), İşkence, darp, kötü muamele 18, Güvenlik güçlerinin neden olduğu ölümler 6, umut yolculuklarında yaşamını yitirenler 62, Nefret saldırılarında yaşamını yitirenler 7, İş cinayetlerinde yaşamlarını yitirenler 101, Nefret saldırılarında yaralananlar 22, Sığınma Hakkı İhlalleri 96 ve Seyahat hakkı ihlali yaşayanlar 209 kişi olarak tespit edildi.
Kadına Yönelik Şiddet, Cinsel İstismar, İşsizlik, Yoksulluk, Çalışma hakkı ihlali- ücret ödenmemesi, Eğitim hakkı ihlali, Tedavi hakkı ihlali, Geri Gönderme Yasağı ihlali, Mültecilere ilişkin haber yapan gazetecilere yönelik baskılar, Gözaltı, Tutuklamalar ve Mültecilere destek veren avukatlara yönelik engellemeler ise, listede ayrımcılığa uğrayan 449 mülteciyi kapsıyor.
MÜLTECİ KADINLAR, “ÖTEKİLER” VE KAYIP NESİL: ÇOCUKLAR
Ülkedeki Suriyeli nüfusun 1 milyon 732 bin 44’ünü (%47,5) 0-18 yaş arası çocuklar oluştururken, 0-18 yaş arası çocukların ve kadınların toplam sayısı 2 milyon 583 bin 373 kişi. (%70,9) kadına yönelik şiddet, cinsel istismar, çocuklara yönelik hak ihlalleri, emek sömürüsü, ayrımcılık, adalete erişim engeli, çalışma hakkı ihlalleri oldukça yoğun yaşanıyor ve yeterince görünür değil.
Özellikle çocuk emeğinin görünmez oluşuyla mülteci çocuklar çocuk işçiliğinde sömürüye maruz kalmakta ve okul çağında binlerce çocuk atölyelerde, tarım alanlarında, atık toplama işçiliğinde, sokaklarda çalışmak zorunda bırakılıyor.
Bir nesil, eğitim alamıyor ve çocukluğunu yaşayamadan yitiriyor…
LGBTİ mültecilerde ise, ağırlıklı olarak ikamet ettikleri kentlerde gerçekleşen yüz yüze yarı yapılandırılmış görüşmelerin yanı sıra KaosGL’ye ulaşabilen, bilinen toplam LGBTİ mülteci sayısı ise 320.
Uluslararası koruma altındaki LGBTİ mültecilerin, kendi ülkelerinden geliş nedenleri arasında ulaşılan mültecilerden 55’i kimliği sebebiyle, 81’i aile baskısı sebebiyle, 84’ü ise işkence/kötü muamele/tehdit/ tecavüz/ayrımcılık sebebiyle geldiğini beyan ediyor. Yeni ülkelerinde de ayrımcılığı ve haksızlığı her haliyle yaşamaya devam ediyorlar…
Tüm düzensiz göç edenlerin yolu, kara/deniz yolu ile başka bir ülkeye geçerken insan kaçakçılarıyla kesişiyor. Haziran 2019’da Tarsus Gazipaşa Mh.’nde 26’sı çocuk, 4’ü kadın olmak üzere 54 Suriyeli bir evde kilitli ve aç bırakılmış vaziyette bulundular. Suriyelilerin İdlib’ten İstanbul’a gitmek için kaçakçılara kişi başı 650 dolar! ödediği öğrenildi.
Ankara Siteler’de çıkan yangında 5 Suriyeli, Kocaeli tekstil fabrikasında çıkan yangında ise 3 Suriyeli, 1 Afgan olmak üzere 4 mülteci yaşamını yitirmişti. Bu veriler sadece haberleştirilen ve raporlara girenler. “Onlar” birer veri değil, insanlar.
Türkiyeli mülteciler; resmi kuruluşlarda karşılaştıkları ayrımcı yaklaşımlar ve nefret söylemleri, dil problemini aşacak imkanların yaratılmaması, şiddetten korunamama, konut, güvenlik ve sağlık hakları vd. insanca yaşamın gereklerine erişememek gibi sorunlarla uğraşırken, medyadaki ayrımcı nefret dili ve siyasilerin üslubu da işleri kesinlikle kolaylaştırmıyor. Toplumdaki ön yargı ve bilgi kirliliğiyle başa çıkılmalı.
Bir gün hepimizin göçmen/mülteci olabileceği gerçeğini unutmayarak, evinden ayrılmak zorunda bırakılan mültecilerin haklarına ulaşma mücadelesine kayıtsız kalmamalı, yönetimlerden doğru ve adil politikalar talep edebilmeliyiz.
Evren hepimizi bir arada ve barış içinde barındıracak kadar kadim ve yeterli.
Birlikte insanca yaşamak mümkün…